Beypazarı

Tarih : 2005



Bu sayfada gördüğünüz bazı fotoğraflar Ekonometri Ankara dergisi'nin
Mart 2004 tarihinde çıkan Beypazarı yazısında kullanılmıştır.

Günübirlik gezi yapmak isteyenler için Beypazarı'na gidebilirler.

Ulaşım:
Araba ile ulaşım; Ankara'ya 100 km uzaklıkta, eski Ankara-İstanbul yolu üzerinde.


Tarihi:
Beypazarı Roma döneminde, İstanbul'u Ankara ve Bağdat'a bağlayan önemli büyük tarihi geçit yolları üzerinde bulunmaktadır. İlk adı "Lagania"dır. Kaya Doruğu ülkesi anlamına gelmektedir. Bu isim MS 6.yy'a kadar kullanılmış daha sonra MS 491-518 yılları arasında hüküm süren Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Anastasios o zamanlar piskoposluk merkezi olan Lagania'yı ziyaret ediyor, bu ziyarete atfen Lagania adı, Lagania-Anastasiopolis (Anastasios kenti) oluyor.

Türklerin Sultan Alparslan komutasında Anadolu'ya girmesinden kısa bir süre sonra Marmara'ya ulaşmaları ile Beypazarı da ilk Türk akıncıları ile karşılaşmış oldu. Selçuklu yönetimindeki Beypazarı konum itibari ile sık sık göç eden Türkmen boylarına yurtluk yapmıştır.

Beypazarı, Selçuklular döneminde İstanbul-Bağdat yolu üzerinde bir ticaret merkezi idi. Beypazarı'nın tam olarak Osmanlı yönetimine geçmesi, Orhan Bey'in Ankara'yı alması ile başlar. Beypazarı bu dönemde Hüdavandigar (Bursa) Sancağına bağlı bir beylik merkezidir. 1868 yılından itibaren de siyasi yönetiminde yer değişikliği ile Ankara'ya bağlı bir kaza olarak önemini sürdürmüştür.

Osmanlı Devlerinin toprak rejimi ve Askeri sisteminin bel kemiğini oluşturan Tımarlı (Anadolu) Sipahi Merkezlerinden birisi olan Beypazarı, yöredeki Sipahi Beyine ve ticari, ekonomik hayatın yoğunluğuna atfen Beğ Bazarı diye adlandırılmıştır.

Görülecek Yerleri:

Beypazarı Evleri; Konut mimarisi açısından Beypazarı evleri, ana tipi Cumbalı veya Guşganalı (evlerin tavan arasındaki bölümünün çatıdan yükselerek çıkmasına denir, bu mekan depo olarak kullanılır) olan iki veya üç katlı yapılardır.
Yapıların temel duvarları taşdan, geri kalan kısımları ahşaptan yapılmış, dıştan sıvanmış. Çatılar kiremitten.

Boğazkesen Kümbeti; 13.yy'dan kalma Selçuklu eseri

Sultanhan Kervansarayı
; 1613 yılında, klasik Osmanlı Şehir içi hanları tarzında yapılmıştır.

İnözü Vadisi; doğal bitki örtüsü ve kültürel kalıntıları ile oldukça zengin bir görünüme sahiptir. İki tarafı dik ve balık sırtı gibi yükselen kayaların oluşturduğu vadi, İnözü Çayı'nın aşınması ile meydana gelmiştir.

Kültür Evi;Nurettin Karaoğuz tarafından bağışlanan ev, Beypazarı Tarih ve Kültür evi olarak 1996 yılında hizmete açıldı. Beypazarı tarihini ortaya koyan eserler, kıymetli madenler, antika eşyalar sergilenmektedir. Ben özellikle dekore edilmiş gelin odasını çok beğendim. Eşyalara zarar verilmemesi için oda'yı camekan içine almışlar. Fotoğraf çekerken çok net bir görüntü alamamamın sebebi bu.


Kültür Evi

Bahçesi

Evin balkonu

Evin içi

Mutfak

Gelin Odası

Gelin Odası

Gelin Yatağı

Gelin Yatağı

İvazdede Türbesi, Yediler Türbesi, Akşemseddin Camii, Sultan Alaeddin Camii, Kurşunlu Camii, Karaca Ahmet Sultan Türbesi.

Hıdırlık Tepesi; Bu tepeye çıktığınızda eski ve yeni Beypazarı'nı görme şansınız var.


Tepeden görünüm

Tepeden görünüm

Tepeden görünüm

Yeni Beypazarı evleri

Yeme-İçme: Türkiyede havuç denilince akla Beypazarı gelir. Türkiye havuç üretiminin %60'ını Beypazarı karşılamakta. Havuç lokumu da üretilmekte. Beypazarı "Kuru"su meşhurdur. Un, süt ve tereyağından yapılan, galeta'ya benzer bu yiyecek hem bir yıl kadar dayanıklıdır hemde güzel bir tadı vardır. Beypazarı Dolması, kuzu eti ile yapılıyor. Ben yaprak dolmayı çok severim ve şiddetle Beypazarı dolmasını yemenizi tavsiye ederim. Ayrıca Beypazarı Güveç'i taş fırınlarda, özel toprak kaplarda yapılıyor ancak bizim yediğimiz yerde çok fazla acı koydukları için ben tadını alamadım. Acı sevenler ise bayıla bayıla yediler. Beypazarı sodaları da bildiğiniz gibi içimi kolay sodalardan birisi.

Alışveriş: Beypazarı'nın merkezinde "çarşı"da bir çok kuyumcu var. Özellikle gümüş sevenler için çok değişik takılar uygun fiyatlarla satılıyor. Bunu bilenler sırf alışveriş yapmak için bile Beypazarı'nı ziyaret ediyorlar. Beypazarı'na has "Telkari İşlemeciliği" var. Telkari, ince telden takı süslemeciliği anlamına geliyor ve tel ne kadar ince olursa takının değeri o kadar artıyor. Telkari aynı zamanda Trabzon'da da yaygın olarak yapılır. Her yörenin kendine özel modelleri var.

Sonuç olarak buralara kadar gelmişken, Havuç, Havuç Lokumu, Kuru, gümüş almadan dönmek olmaz.